Öğrenilmiş Çaresizlik
Öğrenilmiş Çaresizlik
Çaresizlik Nedir?
Hepimiz zaman zaman hayatın yükünü omuzlarımızda ağır bir şekilde hissederiz. Ne kadar uğraşsak da hiçbir şeyin değişmediğini düşündüğümüz anlar olur. İşte bu noktada çaresizlik duygusu devreye girer. Ancak “öğrenilmiş çaresizlik” bundan farklıdır. Bu kavram, kişinin tekrar eden olumsuz deneyimlerden sonra artık sonuçları değiştiremeyeceğine inanmasıdır. Yani aslında çıkış yolları vardır ama kişi onları göremez ya da denemeye cesaret edemez.
Günlük Hayatta Nasıl Ortaya Çıkar?
Öğrenilmiş çaresizlik çoğu zaman farkında olmadan gelişir. Çocuklukta sürekli eleştirilen bir bireyin yetişkinlikte kendine güvenmekte zorlanması, iş hayatında defalarca başarısızlık yaşayan birinin yeni fırsatlara kapılarını kapatması ya da ilişkilerinde hayal kırıklıkları yaşayan bir kişinin “mutluluk bana göre değil” demesi bu duruma örnek olabilir. Kişi aslında geçmişte yaşadıklarını bugüne taşır ve geleceği de aynı kalıplarla görmeye başlar.
Çaresizliğin İç Dünyamıza Etkileri
Uzun süre devam eden çaresizlik hissi insanın içsel dünyasında büyük yaralar açar. Öncelikle motivasyonu düşürür, ardından özgüveni zedeler. “Ne yapsam değişmeyecek” düşüncesi sık sık tekrarlanır ve kişi kendini adeta görünmez bir kafesin içine hapsolmuş gibi hisseder. Bu durum zamanla sadece ruhsal değil, fiziksel enerjiyi de tüketir. Uyumakta zorlanmak, sürekli yorgun hissetmek, hayata karşı isteksizlik öğrenilmiş çaresizliğin dışa yansıyan sonuçları olabilir.
Yeniden Başlamak Mümkün mü?
Öğrenilmiş çaresizlik bir öğrenme biçimidir. Bu da demek oluyor ki, öğrenildiyse değiştirilebilir. İnsan beyni yeni deneyimlere açıktır ve farklı bakış açılarını zamanla içselleştirebilir. Küçük adımlarla başlamak bu noktada oldukça önemlidir. Hayatta daha önce başardıklarımızı hatırlamak, kendimize yeniden güvenmeyi sağlar. Düşüncelerimizi sorgulamak da güçlü bir araçtır; çünkü çoğu zaman “yapamam” dediğimiz şeylerin büyük kısmı sadece inançtan ibarettir.
Umudu Yeniden Hatırlamak
Hayata yeniden başlamak, geçmişi silmek ya da yok saymak değildir. Asıl mesele, geçmişten öğrenip geleceğe farklı bir gözle bakabilmektir. Umut bu noktada en önemli güç kaynağıdır. Umudu yeniden beslemek, en küçük bir adımı bile değerli görmeyi gerektirir. Her yeni gün, yeniden denemek için bir fırsat sunar. Önemli olan o fırsatı görebilmek ve kendimize şu sözü hatırlatmaktır: “Benim için hâlâ bir yol var.”